Hamas, İsrail'in Batı Şeria'da 22 yeni yasa dışı yerleşim birimi kurulmasına onay vermesine sert tepki gösterdi. Yapılan yazılı açıklamada, bu durumun "suçlu işgalci yönetimin sahadaki fiili durumu dayatma yolunda ilerlediğinin bir başka kanıtı" olduğu belirtildi. Hamas, bu eylemi Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından yürütülen açık bir ilhak projesi olarak değerlendirerek, Filistin topraklarının Yahudileştirilme adımlarının hızlandırıldığını vurguladı.

Uluslararası Topluma Çağrı

Hamas, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası topluma, Filistin davasını tasfiye etme girişimlerine karşı kınamanın ötesinde acil adımlar atma ve caydırıcı pratik önlemler alma çağrısında bulundu. Açıklamada, "savaş suçu ve devam eden etnik temizlik oluşturan ilhak ve gasbı genişletme politikalarına son verilmesi" gerektiği vurgulandı. İsrail'in bu adımları, bölgedeki gerilimi tırmandıran ve barış umutlarını zayıflatan bir faktör olarak değerlendiriliyor.

İsrail'in Yerleşim Politikası

İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 1967'de işgal ettikleri Filistin toprakları üzerinde 22 yeni İsrail yerleşimi kurma kararı aldıklarını duyurmuştu. Bu karar, uluslararası hukuk tarafından yasa dışı kabul ediliyor ve Filistinliler tarafından topraklarının gaspı olarak nitelendiriliyor. İsrail hükümetinin bu politikası, bölgedeki çatışmaların temel nedenlerinden biri olarak görülüyor.

• Uluslararası hukuka aykırı yerleşimler
• Filistin topraklarının gaspı
• Bölgedeki gerilimin tırmanması

Bu durum karşısında Filistin halkının tepkisi oldukça büyük. Birçok Filistinli, bu yerleşimlerin kendi topraklarında kurulmasına karşı çıkıyor ve bu durumu bir işgal olarak görüyor. Bu nedenle, bölgede sık sık protestolar ve çatışmalar yaşanıyor.

İsrail'in Batı Şeria'da yeni yerleşim birimleri kurma kararı, bölgedeki tansiyonu yükseltirken, Hamas'ın sert tepkisi ve uluslararası topluma yaptığı çağrılar, Filistin meselesinin çözümüne yönelik umutları yeniden canlandırma potansiyeli taşıyor. Ancak, İsrail'in yerleşim politikalarında bir değişiklik yapmaması durumunda, bölgedeki istikrarsızlığın devam etmesi kaçınılmaz görünüyor. Uluslararası toplumun bu konuda daha etkin bir rol oynaması, barış sürecinin yeniden başlatılması için büyük önem taşıyor.