İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi, ABD ile yürütülen müzakereler hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Revançi, ABD'nin sergilediği tutarsız ve karmaşık tavırların, müzakerelerin ilerlemesini zorlaştırdığını ve güven ortamını zedelediğini vurguladı. Bu durum, nükleer anlaşmaya geri dönüş sürecini tehlikeye atabilecek potansiyele sahip.

ABD'nin Çelişkili Tutumu Müzakereleri Zora Sokuyor

Revançi, ABD'li yetkililerin kamuoyuna yansıyan farklı açıklamalarının kafa karışıklığına yol açtığını ve müzakere masasında belirsizlik yarattığını ifade etti. Bu durumun, İran tarafında güvensizlik oluşturduğunu ve müzakerelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini engellediğini belirtti. Revançi, "ABD'nin bir yandan müzakere çağrıları yaparken, diğer yandan İran'a yönelik yaptırımları sürdürmesi ve tehditkar söylemlerde bulunması kabul edilemez," dedi.

Avrupa'dan Beklenen Destek

İranlı yetkili, Avrupa ülkelerine de çağrıda bulunarak, müzakere sürecine daha fazla siyasi destek vermelerini istedi. Revançi, Avrupa'nın, ABD'nin baskılarına boyun eğmeden, nükleer anlaşmanın korunması için daha aktif rol oynaması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Avrupa'nın, İran'ın ekonomik çıkarlarının korunması için somut adımlar atması gerektiğini de sözlerine ekledi. İran, Avrupa'dan şu konularda destek bekliyor:

• ABD'nin yaptırımlarına karşı durulması
• Nükleer anlaşmanın korunması için diplomatik çabaların artırılması
• İran'ın ekonomik çıkarlarının güvence altına alınması

İran'ın Tavizsiz Duruşu

Revançi, İran'ın nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu ve ülkesinin NPT (Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması) kapsamındaki haklarından asla vazgeçmeyeceğini de vurguladı. İran'ın, uluslararası hukuka uygun olarak nükleer enerjiye sahip olma hakkı olduğunu ve bu konuda taviz vermeyeceğini belirtti. "Diplomasiye her zaman açığız, ancak haklarımızdan da asla vazgeçmeyiz," şeklinde konuştu.

İran'ın bu açıklamaları, nükleer anlaşmaya geri dönüş müzakerelerinin geleceği açısından kritik bir döneme işaret ediyor. ABD'nin tutumunda değişiklik yapmaması ve Avrupa'nın da beklenen desteği vermemesi durumunda, müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanma ihtimali giderek artıyor. Bu durum, bölgede yeni bir gerilim dalgasına yol açabilir ve uluslararası güvenliği tehdit edebilir.