Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İnci Keçeli, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) "K.V. Mediterranean Tours Limited v. Türkiye" kararı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Keçeli, kararın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) makamlarının Taşınmaz Mal Komisyonu’nun çalışmalarını etkin şekilde sürdürme konusundaki kararlılığını teyit ettiğini belirtti. Bu açıklama, Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkiler ve Kıbrıs meselesi açısından dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

AİHM Kararı Ne Anlama Geliyor?

Sözcü Keçeli, AİHM'nin 10 Haziran 2025 tarihinde açıklanan "K.V. Mediterranean Tours Limited v. Türkiye" kararının tüm unsurlarıyla ayrıntılı bir şekilde inceleneceğini vurguladı. Ancak, en önemli noktanın, bu kararın KKTC makamlarının Taşınmaz Mal Komisyonu'nun çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürme konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etmesi olduğunu ifade etti. Bu durum, KKTC'nin iç hukuk yollarının etkinliği ve mülkiyet hakları konusundaki hassasiyetini göstermesi açısından önem taşıyor.

Taşınmaz Mal Komisyonu, KKTC'de 1974 öncesi mülklerini kaybedenlerin tazminat, iade veya takas taleplerini değerlendirmekle görevli bir kurumdur. Komisyonun etkinliği, AİHM tarafından da yakından takip edilmekte ve iç hukuk yollarının tüketilmesi açısından kritik bir role sahip bulunmaktadır.

Türkiye ve KKTC İlişkileri

Türkiye, KKTC'nin tanınması ve desteklenmesi konusunda her zaman kararlı bir duruş sergilemiştir. Bu bağlamda, AİHM kararının KKTC makamlarının kararlılığını teyit etmesi, Türkiye tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması da bu memnuniyetin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Türkiye'nin Kıbrıs politikası, adadaki iki toplumun eşit haklara sahip olması ve adil bir çözüme ulaşılması yönündedir. Bu çerçevede, Taşınmaz Mal Komisyonu'nun etkinliği, mülkiyet haklarının korunması ve adil bir çözümün sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Kararın Muhtemel Etkileri

AİHM'nin "K.V. Mediterranean Tours Limited v. Türkiye" kararı ve Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması, Kıbrıs meselesi ve Türkiye-Avrupa ilişkileri açısından çeşitli etkiler yaratabilir.

• KKTC'nin iç hukuk yollarının etkinliği konusundaki güveni artırabilir.
• Türkiye'nin Kıbrıs politikasının uluslararası alanda daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayabilir.
• Mülkiyet hakları konusunda daha adil ve sürdürülebilir çözümlerin bulunmasına zemin hazırlayabilir.

Bu gelişmeler, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlaması ve adada kalıcı bir barışın sağlanması için önemli bir fırsat sunabilir. Türkiye'nin bu süreçte yapıcı bir rol oynaması ve KKTC'nin haklarını savunmaya devam etmesi beklenmektedir.

Sonuç olarak, Dışişleri Bakanlığı'nın AİHM kararıyla ilgili açıklaması, Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki hassasiyetini ve KKTC'ye olan desteğini bir kez daha göstermiştir. Kararın KKTC makamlarının kararlılığını teyit etmesi, adadaki mülkiyet haklarının korunması ve adil bir çözümün sağlanması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'nin bu süreçte aktif rol oynamaya devam edeceği ve Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacağı öngörülmektedir.