Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gazeteci Barış Pehlivan'ın cezaevinde darp edildiği iddiasıyla ilgili verdiği karar büyük yankı uyandırdı. AYM, Pehlivan'ın başvurusunu reddederek "kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine" hükmetti. Ancak bu karara 5 üye karşı çıktı. Bu durum, kararın ne kadar tartışmalı olduğunu gözler önüne seriyor.

AYM'nin Tartışmalı Kararı: İşkence Yok Mu?

Gazeteci Barış Pehlivan, 2020 yılında tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilmişti. İddiasına göre, cezaevine girişi sırasında bir infaz koruma memuru tarafından hem fiziksel hem de sözlü şiddete maruz kalmıştı. Pehlivan, bu durumu AYM'ye taşıdı. AYM ise yaptığı değerlendirme sonucunda, olayın "insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele" düzeyine ulaşmadığına karar verdi. Mahkeme, kamera kayıtlarında darp anının tespit edilemediğini ve olayın kısa sürdüğünü gerekçe gösterdi.

Karşı Oy Kullanan Üyeler Ne Dedi?

AYM üyelerinden Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Rıdvan Güleç, Selahaddin Menteş ve Kenan Yaşar, karara muhalif kaldı. Gökcan, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamelenin sadece fiziksel şiddeti kapsamadığını, hakareti de içerdiğini vurguladı. Ayrıca, video görüntülerinde görevlinin Pehlivan'ın sırtına doğru hamle yaptığının görüldüğünü ve tanıkların da diyalogları doğruladığını belirtti. Diğer üyeler de, benzer şekilde kötü muamele kapsamına sadece darp eyleminin değil, sözlü saldırının da girdiğini ifade ettiler. Pehlivan'a yapılan muamelenin aşağılayıcı ve onur kırıcı olduğunu savundular.

• Fiziksel temasın varlığı
• Devlet gözetimindeki kişiye bu davranışın yapılamayacağı
• Başsavcılığın etkili soruşturma yürütmediği

Karşı oy kullanan üyeler, başsavcılığın etkili bir soruşturma yürütmediğini ve bu nedenle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği kanaatinde olduklarını belirttiler.

AYM'nin bu kararı, ifade özgürlüğü ve cezaevlerindeki insan hakları ihlalleri konularında yeni tartışmaları beraberinde getirecek gibi görünüyor. Karara yapılan muhalefet şerhleri, olayın vahametini ve kararın ne kadar tartışmalı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.