İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte Mescid-i Aksa yakınlarındaki tünellerde yaptığı provokatif konuşma, bölgede tansiyonu yükseltti. Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan dikkat çekici bir hamle geldi. Kudüs'te yaşanan bu tarihi ve siyasi mücadele, bölgedeki dengeleri nasıl etkileyecek?

Kudüs'te Neler Oluyor?

Netanyahu'nun Mescid-i Aksa yakınlarındaki tünellerde yaptığı konuşma, Filistinliler ve İslam dünyasında büyük tepkilere yol açtı. Netanyahu, burada yaptığı açıklamada, Osmanlı Devleti döneminde Kudüs'te bulunan Siloam tünellerine atıfta bulunarak, bölgedeki tarihi gerçekleri çarpıtmaya çalıştı. Bu durum, Kudüs'ün tarihi ve dini önemini hedef alan bir provokasyon olarak değerlendirildi.

Bu provokasyona cevap olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bir hamle geldi. Bu hamlenin detayları henüz netleşmese de, Erdoğan'ın Kudüs konusundaki hassasiyeti ve kararlılığı biliniyor. Türkiye'nin Kudüs konusundaki tutumu, her zaman Filistin halkının haklarını savunmak ve bölgedeki barışın tesisine katkıda bulunmak olmuştur.

Netanyahu'nun Provokasyonları

Netanyahu'nun Kudüs'teki provokasyonları sadece bu son olayla sınırlı değil. Daha önce de Mescid-i Aksa'ya yönelik çeşitli kısıtlamalar getirilmesi ve bölgedeki yerleşim faaliyetlerinin artırılması gibi adımlar, bölgedeki gerginliği tırmandırmıştı. Bu tür adımlar, uluslararası hukuka aykırı olduğu kadar, bölgedeki barış umutlarını da zedeliyor.

Netanyahu'nun bu provokasyonlarının arkasında yatan nedenler arasında, iç politikadaki sıkıntıları aşmak ve kendi tabanını konsolide etmek gibi hesaplar bulunuyor olabilir. Ancak bu tür kısa vadeli siyasi çıkarlar, uzun vadede bölgedeki istikrarsızlığı artırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Türkiye'nin Kudüs Politikası

Türkiye, Kudüs konusundaki tutumunu her zaman net bir şekilde ortaya koymuştur. Türkiye'ye göre, Kudüs'ün statüsü, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde belirlenmelidir. Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olması gerektiği ve bölgedeki tüm tarafların bu gerçeğe saygı duyması gerektiği vurgulanmaktadır. Türkiye, bu doğrultuda, Filistin halkının haklarını savunmaya ve Kudüs'teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarının korunmasına büyük önem vermektedir.

Türkiye'nin Kudüs politikası şu temel prensiplere dayanmaktadır:

• Kudüs'ün statüsünün uluslararası hukuk çerçevesinde belirlenmesi
• Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olması
• Kutsal mekanların korunması
• Filistin halkının haklarının savunulması
• Bölgedeki barışın tesisine katkıda bulunulması

Kudüs'te yaşanan bu son gelişmeler, bölgedeki gerginliği daha da artıracağa benziyor. Ancak Türkiye'nin kararlı tutumu ve uluslararası toplumun sağduyulu yaklaşımıyla, Kudüs'te adil ve kalıcı bir barışın sağlanması mümkün olabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki hamlesi merakla beklenirken, bölgedeki gelişmelerin yakından takip edilmesi gerekiyor. Kudüs'ün geleceği, sadece Filistinliler ve İsrailliler için değil, tüm dünya için büyük önem taşıyor.