Türkiye'de son yıllarda yaşanan iç göç ve mülteci hareketliliği, ülkenin sosyal yapısında önemli değişimlere yol açıyor. Ekonomik kriz, barınma sorunları, sosyal hizmetlere erişimdeki zorluklar ve güvenlik endişeleri, hem Türk vatandaşlarının iç göç kararlarını hem de mültecilerin şehirlerdeki dağılımını derinden etkiliyor. TÜİK verilerine göre, son bir yılda 2 milyon 601 bin 828 kişi yaşadığı şehri değiştirerek göç etti. Göç İdaresi'nin kayıtlarına göre ise Türkiye'de geçici koruma altında yaşayan Suriyeli sayısı 2 milyon 723 binin üzerinde.

İstanbul'dan Büyük Göç Dalgası

TÜİK verilerine göre son bir yılda en çok göç veren il, 369 bin 453 kişiyle İstanbul oldu. 2023'te ise İstanbul'dan ayrılanların sayısı 581 bin kişi olarak kayda geçti. Böylece son iki yılda İstanbul'dan başka illere göç edenlerin sayısı 950 bine ulaştı. Bu durum, İstanbul'un demografik yapısında önemli değişikliklere neden olurken, diğer illerde de nüfus artışına yol açıyor.

İstanbul'dan göçün nedenleri arasında şunlar yer alıyor:

• Artan yaşam maliyeti
• Yüksek kira fiyatları
• Trafik ve ulaşım sorunları
• İşsizlik
• Güvenlik endişeleri

Mülteci Hareketliliği ve Etkileri

Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyeli mültecilerin sayısı da önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Mültecilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, barınma, eğitim, sağlık ve istihdam gibi alanlarda sorunlar yaşanıyor. Bu durum, yerel halk ile mülteciler arasında gerginliklere neden olabiliyor. Mülteci yoğunluğunun fazla olduğu illerde, ev kiraları da artış gösteriyor.

Mülteci meselesi ile ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Örneğin, bazı vatandaşlar mültecilerin Türkiye ekonomisine katkı sağladığını düşünürken, bazıları ise işsizliğe ve sosyal sorunlara yol açtığını savunuyor. Bu konuda kamuoyunda geniş bir tartışma yaşanıyor.

Türkiye'deki göç hareketliliği, ülkenin sosyal, ekonomik ve demografik yapısında önemli değişikliklere yol açıyor. İstanbul'dan yaşanan büyük göç dalgası, diğer illerde nüfus artışına neden olurken, mülteci yoğunluğu ise çeşitli sosyal sorunları beraberinde getiriyor. Bu durum, hem ülke içinde yerleşim tercihlerinde hem de göçmen ve mülteci politikalarında yeni yaklaşımların gerekliliğini ortaya koyuyor.