Türkiye'de tutuklanan İsveçli gazeteci Joakim Medin hakkında hazırlanan iddianameler şok etkisi yarattı. Dagens ETC muhabiri Medin, Cumhurbaşkanına hakaret ve örgüt üyeliği gibi ciddi suçlamalarla karşı karşıya. Peki, bu suçlamaların ardında yatan sebepler neler? İşte detaylar...
İddianamelerin İçeriği: Erdoğan'a Hakaret ve Örgüt Propagandası
Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestoları takip etmek için Türkiye'ye gelen Joakim Medin, hakkında hazırlanan ilk iddianamede Cumhurbaşkanına hakaret (TCK 299) ile suçlanıyor. İddianameye göre Medin, İsveç'in NATO'ya katılım süreciyle ilgili tartışmalar sırasında Stockholm'de Erdoğan karşıtı bir protestoya katılarak ve bu protestoyu haber yaparak suçu işlemiş. Ayrıca, 8 Ağustos 2023'te yaptığı bir haberde Erdoğan'ın maketinin LGBTİ+ bayrağı tuttuğu görseli kullanması da suçlamaya gerekçe gösteriliyor.
İkinci iddianamede ise Medin, örgüt üyeliği (TCK 314/2) ve propagandayla (TMK 7/2-2) suçlanıyor. Savcılık, Medin'in paylaştığı haber ve paylaşımlarda yer alan örgüt bayrakları, örgüt liderlerine ait fotoğraflar ve örgüt üyelerinin silahlı görüntüleriyle bu suçu işlediğini iddia ediyor. Savcılık ayrıca, Medin'in sadece Ortadoğu'daki belli bir bölgeye yoğunlaştığını ve diğer çatışma bölgelerine dair haber yapmadığını belirterek, bunun "örgütsel bağlılık ve süreklilik" göstergesi olduğunu savunuyor.
Savunma: Gazetecilik Faaliyeti ve İfade Özgürlüğü
Medin'in avukatı Veysel Ok, iddianameye ilişkin yaptığı açıklamada, "Her iki dosyada da gazetecilik faaliyeti dışında hiçbir somut delil yok. Suçlamalar, Joakim'in haber amaçlı sosyal medya paylaşımları, röportajları ve seyahatlerine dayanıyor. Oysa bunlar hem Türkiye'de hem de İsveç'te suç değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları açıktır: Gazetecilik faaliyetleri terör suçu olarak değerlendirilemez. Joakim derhal beraat etmeli ve özgürlüğüne kavuşmalıdır" dedi.
- Medin'in avukatı, suçlamaların gazetecilik faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğini vurguladı.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunarak, Medin'in beraat etmesi gerektiğini savundu.
Medin'in tutuklanması ve hakkındaki suçlamalar, Türkiye'deki basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Uluslararası gazetecilik örgütleri ve insan hakları savunucuları, Medin'in serbest bırakılması çağrısında bulunurken, Türkiye'deki yetkililer ise yargı sürecinin devam ettiğini belirtiyor.
Joakim Medin'in davası, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Davanın sonucu, Türkiye'nin uluslararası alandaki imajını ve diğer ülkelerle ilişkilerini de etkileyebilir.