Okullara Manevi Danışman Ataması: Laiklik İlkesi İhlal mi?
Gündem

Okullara Manevi Danışman Ataması: Laiklik İlkesi İhlal mi?


30 October 20255 dk okuma22 görüntülenmeSon güncelleme: 06 December 2025

Ordu'da İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü işbirliğiyle okullara 336 manevi danışman görevlendirilmesi, Eğitim Sen'in tepkisine yol açtı. Eğitim Sen Ordu Şubesi, uygulamanın laikliğe aykırı olduğunu ve din görevlilerinin pedagojik formasyon eksikliği nedeniyle çocukların gelişimi açısından sakıncalı olabileceğini savundu. Bu atamalar, eğitim camiasında ve kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

Manevi Danışman Atamalarına Eğitim Sen'den Sert Tepki

Eğitim Sen Ordu Şubesi Başkanı Nursen Kaymaz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, uygulamanın laik eğitim ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Kaymaz, "Okullarımızda zaten rehber öğretmenlerimiz mevcutken, din görevlilerinin 'manevi danışman' sıfatıyla görevlendirilmesi, eğitimin bilimsel ve pedagojik esaslarından uzaklaşılmasına neden olacaktır. Din görevlilerinin öğretmenlik formasyonu olmaması, çocukların psikolojik ve sosyal gelişimleri açısından risk oluşturabilir" dedi.

Eğitim Sen'in bu konudaki endişeleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Laik eğitim ilkesinin ihlali
  • Din görevlilerinin pedagojik formasyon eksikliği
  • Çocukların psikolojik ve sosyal gelişimleri üzerindeki olumsuz etkiler
  • Eğitimde bilimsel ve pedagojik esaslardan uzaklaşma

Eğitim Sen, bu uygulamanın iptali için gerekli hukuki ve idari girişimlerde bulunacaklarını da belirtti.

Laiklik İlkesi ve Eğitimde Din Hizmetleri

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 24. maddesi, din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alırken, devletin eğitim ve öğretim kurumlarında din eğitiminin ancak kişilerin kendi isteği üzerine verilebileceğini belirtir. Laiklik ilkesi, devletin dinler karşısında tarafsız olmasını ve dinin devlet işlerine karışmamasını gerektirir. Bu bağlamda, okullara manevi danışman atanması, laiklik ilkesiyle çelişip çelişmediği konusunda tartışmalara yol açmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda henüz resmi bir açıklama yapmadı.

Bu tür uygulamaların, öğrencilerin farklı inanç ve dünya görüşlerine sahip bireylerle bir arada yaşama becerilerini olumsuz etkileyebileceği, ayrımcılığa ve kutuplaşmaya yol açabileceği de dile getirilen endişeler arasında. Eğitimde din hizmetlerinin yeri ve sınırları, hassas bir denge gerektiren önemli bir konudur.

Ordu'da yaşanan bu olay, Türkiye'deki eğitim sisteminin laiklik ilkesiyle ne kadar uyumlu olduğu sorusunu yeniden gündeme getirdi. Eğitim Sen'in tepkisi ve kamuoyunda oluşan tartışmalar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceğini merak konusu haline getirdi. Bu atamaların geleceği, yapılacak hukuki ve idari girişimlerin sonucuna bağlı olacak.