Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM),yayımladığı son raporla dünya genelindeki iç göçün vahametini gözler önüne serdi. 2024 sonu itibarıyla 83,4 milyon insanın kendi ülkesi içinde yerinden edilmiş durumda olduğu belirtilirken, bu durumun temelinde çatışmalar ve doğal afetler yatıyor. Rapor, acil önlemler alınmadığı takdirde bu sayının daha da artacağı konusunda uyarıyor.

İç Göçün Temel Nedenleri: Çatışmalar ve Afetler

IOM'un Cenevre merkezli İç Göç İzleme Merkezi (IDMC) ile birlikte hazırladığı "2025 Küresel İç Göç Raporu", iç göçün en önemli nedenlerini detaylı bir şekilde inceliyor. Rapora göre, çeşitli bölgelerdeki çatışmalar insanları evlerini terk etmeye zorlarken, doğal afetler de bu durumu tetikliyor. Özellikle 2023 yılında yaşanan çatışmalar nedeniyle 20,1 milyon yeni iç göç vakası kaydedildi. Bu vakaların 9,1 milyonu sadece Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) yaşandı.

Doğal afetler de iç göçün önemli bir itici gücü olmaya devam ediyor. 2024 yılında 45,8 milyon kişi afetler nedeniyle yerinden edildi. Bu, afetler kaynaklı yerinden edilme vakalarında yeni bir rekor anlamına geliyor. Afetlerden etkilenen insanların çoğu yıl içinde evlerine dönebilse de, 9,8 milyon kişi gittikleri yerde yaşamaya devam ediyor.

Rakamlarla İç Göçün Boyutu

Rapor, iç göçün boyutunu çarpıcı rakamlarla ortaya koyuyor:

• 2023 yılında yerinden edilmiş kişi sayısı: 75,9 milyon
• 2024 yılında yerinden edilmiş kişi sayısı: 83,4 milyon
• Bir yılda yaşanan artış: 7,5 milyon (rekor)
• Çatışmalar nedeniyle 2023'te yaşanan yeni iç göç vakası: 20,1 milyon
• Doğal afetler nedeniyle 2024'te yaşanan yerinden edilme: 45,8 milyon

Uluslararası Topluma Çağrı

IOM Genel Direktörü Amy Pope, raporla ilgili yaptığı açıklamada, "Bu rakamlar açık bir uyarıdır. Cesur ve koordineli bir eylem olmadan, kendi ülkeleri içinde yerinden edilen insanların sayısı hızla artmaya devam edecek." ifadelerini kullandı. Pope, uluslararası toplumu bu krize karşı daha duyarlı olmaya ve etkili çözümler üretmeye çağırdı.

İç göç, sadece bireylerin değil, toplumların da geleceğini tehdit eden küresel bir sorun. Bu sorunun çözümü için uluslararası işbirliği, insani yardım ve sürdürülebilir kalkınma projeleri büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, milyonlarca insan daha evlerinden uzakta, belirsiz bir geleceğe doğru sürüklenmeye devam edecek.