
Borç ve Devlet Sarmalı: Türkiye'de İktidarın Yükselişi!
Hasan Kılıç'ın Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan "Devlet ve Borçla Yönetmek" kitabı, Türkiye'nin 2002-2020 dönemini devlet ve borçlanma mekanizmaları üzerinden inceleyerek, son yılların en dikkat çekici çalışmalarından biri olarak öne çıkıyor. Kitap, AKP iktidarının bu araçları nasıl bir yönetim ve kontrol aracı olarak kullandığını detaylı bir şekilde analiz ederken, aynı zamanda son yirmi yılın siyasal, ekonomik ve sosyal anatomisine ışık tutuyor.
Borç ve Devlet: İktidarın Anatomisi
Kitap, Türkiye'deki eko-politiği anlamak için az çalışılmış bir bağlam sunuyor. Yazar, kişisel deneyimlerinden yola çıkarak, finansallaşmanın aile şirketleri üzerindeki etkisini gözlemliyor ve bu durumun onu bu konuya yönelttiğini belirtiyor. Kılıç, neoliberal dünya düzeninin izlerini sürerek, küresel siyasetin dönüşümüne dikkat çekiyor ve AKP'nin devletin borç ve güvenlik mekanizmalarıyla nasıl dönüştüğünü sistematik bir şekilde ortaya koyuyor.
Kitabın temel sorusu, 2002-2020 yılları arasında dünyada ve Türkiye'de devlet ve borçla yönetme düzenekleri ekseninde iktidarın üretiminin nasıl gerçekleştiği ve AKP'nin bu düzenekleri Türkiye siyasetinde nasıl ürettiği ve dönüştürdüğüdür. Bu soruya cevap ararken, finansallaşma, neoliberalizm ve güvenlik devleti pratikleri gibi geniş kavramlarla ilişki kurularak, Türkiye'deki güvenlik olgusunu yaşam pratiğinden yeniden düşünme fırsatı sunuluyor.
Kitap, bir hafıza kitabı olarak da değerlendirilebilir. Yüzlerce olay, olgu ve bağlamı yeniden hatırlatarak, okuyucuyu bir düşünce sürecine dahil ediyor.
Kitabın Bölümleri ve Temel Kavramlar
Kitap dört bölümden oluşuyor ve her bölüm, "dispositif" kavramı etrafında şekilleniyor. İlk bölümde, "Kavramsal ve Tarihsel Çerçeve: Devlet ve Borçla Yönetmenin Politik Ekonomisi" başlığı altında teorik arka plan tartışılıyor. Kitabın kavramsal temeli, iktidar düzenekleri olarak devlet ve borçla yönetmeye dayanıyor. Michel Foucault'nun çalışmalarından ilham alınarak, dispositif kavramı, söylenmiş ve söylenmemiş her şeyi kapsayan ve bunlar arasında kurulabilecek ilişkiler şebekesi olarak tanımlanıyor.
Devlet ve borçla yönetme düzenekleri, birbirleriyle bağlantılı iki durum olarak ele alınıyor. Devlet düzeni, birden çok dinamiği ve çelişkiyi içinde barındırırken, borçla yönetme, bireylerin davranışlarını belirleme, onları yönlendirme ve çeşitli duygulanımlar yaratma gibi etkilerde bulunarak bir iktidar düzeni haline geliyor. Kılıç, borçla yönetme düzeninin iktidar üretimini sağlamak için disiplin ve denetim ihtiyacının doğması ve karşılanmasını borçlandırılmış insanın kendisine bıraktığını ifade ediyor.
İkinci bölümde, "Çağdaş Küresel Siyasette Devlet ve Borçla Yönetme" başlığı altında, borç üzerinden piyasalar aracılığıyla herkesin dahil olduğu bir mekanizma haline nasıl geldiğimiz anlatılıyor. Tüketici kredileri ve kredi kartları gibi araçlarla borç, kitlelere yayılıyor ve insanlar borcun disipline edici gücüne tabi oluyor. Borçlanmanın gündelik yaşamın normalleştirilmiş hali haline gelmesi, ekonomik bir araç olmaktan çıkıp, siyasi bir yönetme mekanizmasına dönüşüyor.
Üçüncü bölüm, "Türkiye’de Güvenlik Devletinin Oluşumu ve Borçla Yönetme, 2002-2016" başlığı ile veriliyor. Bu bölümde, AKP'nin ilk dönem pratikleri, AB süreci, hukuk, finansallaşma, TOKİ, KÖİ ve mikro krediler gibi detaylar inceleniyor. Dördüncü bölüm ise "Post-Güvenlik Devleti ve Borçla Yönetmenin Sınırları, 2016-2020" başlığını taşıyor. Bu bölümde, 2016 sonrası derinleşen finansal kırılganlık, hane halkının ve reel sektörün borcunu sürdürülemez kılan gelişmeler ile OHAL pratiğinin kalıcı etkileri ve kurumsallaşan yürütme egemenliğiyle tanımlanan yeni devlet biçimi ele alınıyor.
Sonuç: Borçlandırılmış Toplumun Anatomisi
Hasan Kılıç, "Devlet ve Borçla Yönetmek" kitabında, Türkiye'nin 2002-2020 döneminde devlet, ekonomi ve toplum ilişkisini aktörler veya olaylar üzerinden değil, yapılar üzerinden ele alarak literatüre özgün bir katkı sağlıyor. Kitap, Türkiye'deki iktidar ilişkilerini küresel bağlamdan koparmadan, devletin ve borcun sadece hukuksal-ekonomik araçlar olmayıp aynı zamanda iktidarı üreten ve yeniden üreten düzenekler olduğunu somutlaştırarak gösteriyor. Finansal bağımlılıktan siyasal kontrole, güvenlik devletinden borç devletine uzanan aralıkta borçlandırılmış toplumun fotoğrafını çekiyor. Bu çalışma, neoliberal otoriterleşme tartışmalarını anlamak için de önemli bir kaynak niteliği taşıyor.